Blog

E-Hemşire.com

Vitamin Kullanımı

Vitaminler

Vitaminler, birçok fizyolojik olayda anahtar rol üstlenen moleküllerdir. Vitaminler insan vücudu tarafından sentezlenemedikleri için besinlerden sağlanması gerekmektedir.

Vitaminlerin isimleri latincede hayat anlamına gelen 'vita' ve nitrojen içeren anlamına gelen 'amine' kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Aslında günümüzde bilinen bütün vitaminler nitrojen içermez fakat ilk bulunan vitaminler içerdiği için isim bu şekilde kalmıştır.

Sağlıklı bireylerde gıdalara ek olarak vitamin almaya gerek yoktur. Ancak vitamin ihtiyacını artıracak durumlar veya eksikliğinin saptandığı olgularda vitamin verilmesi gerekir. Bilinçsiz vitamin kullanımı karaciğer bozukluğundan böbrek rahatsızlıklarına kadar pek çok hastalığa neden olabilir.

Vitaminlerin doktor kontrolünde kullanılması gerekir. Kişinin kendisine göre ya da eş dost tavsiyesi ile vitamin alması kesinlikle yanlıştır. Mutlaka doktor önerisiyle alınmalıdır.

Bilinçsizce tüketilen A vitamini karaciğer bozukluğuna, fazla C vitamini böbrek taşına ve mide rahatsızlıklarına, D vitamini intoksikasyona sebep olabilir.

Büyüme ve gelişme çağında, hamilelikte, ileri yaşlarda, kronik hastalığı olanlarda, alkolizmde eksikliği saptanan vitaminler kullanılmalıdır. Gerekli olan vitamin miktarı genellikle tavsiye edilen günlük miktar RDA olarak tanımlanmaktadır.

Bu değerler ürünlerin etiket bilgilerinde yer almaktadır. Ama yine de ihtiyaç duyulan miktar kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin belirli hastalıklarda kişiye daha yüksek oranda vitamin tavsiye edilir; ayrıca ilaçlar vitaminlerin aktivitelerini engelleyebilmektedir.

Belirli grupların özel vitaminlere daha fazla ihtiyacı vardır. Örneğin; çocuklar (D vitamini), hamile bayanlar (folik asit), yaşlılar (D vitamini), Sigara içenler (C vitamini), çok alkol tüketenler (B1 vitamini) veya vejetaryenler (B12 vitamini) belirli vitaminlere daha fazla ihtiyaç duyarlar. Antibiyotik tedavisinde vitamin kullanımı gerekebilir.

Gerekmedikçe vitamin kullanmak vücuda yarar yerine zarar getirecektir. Vitaminlerin bilinçli ve doğru kullanılması şarttır. Örneğin antibiyotik tedavisinde bağırsaktaki yararlı bakteriler de etkilenir. Buna bağlı olarak pamukçuk gibi mantar hastalıkları, ishal, hazımsızlık ve gaz şikâyetleri ortaya çıkar. Bu nedenle antibiyotik tedavisinde özellikle B kompleks vitamini almak yararlıdır.

Vitaminleri gelişigüzel kullanmayın!

A, D, E, K ve C vitaminlerine ait zarar ve yan etkiler iyi bilinmektedir.

Aşırı vitamin kullanımında oluşacak yan etkiler;

Vitamin A;
Vitamin A vücutta birikip karaciğer toksisitesine yol açar. A vitamini toksisitesi, onu bağlayan proteinlerin yok olması ve bu yüzden A vitamininin hücrelere hücum etmesiyle belirir. Bu genellikle vitaminlerin diyetten alınması durumunda ortaya çıkmaz; fakat kişinin takviye kullanması durumunda belirebilir.

Belirtileri mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal ve kilo kaybıdır. Kas ve sinir sistemi de iştahsızlık, sinirlilik, yorgunluk, uykusuzluk, bitkinlik, baş ağrısı ve kaslarda zayıflık belirtileri göstererek etkilenir.

Vitamin C;
Vitamin C toksisitesi kusma, karın krampları uyku bozukluklarıdır. Böbrek taşına da yol açabilir.

"Soğuk algınlığından korunmak için Bol C vitamini kullanayım" diyorsanız dikkat! Alınan C vitamininin fazlası böbrekler yoluyla dışarı atılır. Ana metabolitlerinden birisi oksalattır.

Bu nedenle yüksek dozda uzun süre vitamin C alımında oksalat taşları oluşabildiği bildirilmiştir. Ayrıca C vitamininin mide asidini artırdığı ve midenin saldırgan faktörlerinden biri olduğu da bilinmektedir. Demir emilimini artırır.

Anemik hastalarda demirle birlikte Vitamin C alınması önerilir; ancak demir birikimi olan hemokromatoz durumlarında ve hemolitik anemilerde Vitamin C önerilmez. Vitamin C nitratlardan "nitrosamin" oluşumunu engeller. Bu nedenle nitrit, nitrat katkısı yapılmış besinlerden sindirim sisteminde nitrozamin oluşumunu engellemek için C vitamininden zengin bir besin alınması önerilir. Böylece mide ve özefagus kanserlerine karşı koruyucu olduğu belirtilmektedir.

Uzun yıllardan beri Vitaminin C’nin soğuk algınlığından koruyucu etkisi üzerinde durulmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalar sonucunda Vitamini C’nin profilaktik etkisi tespit edilmemiştir. Ancak soğuk algınlığı geçiren kişilerde hastalık süresini kısalttığı ve semptomların ciddiyetini azalttığı bildirilmektedir.

Sigara içiminin Vitamini C’nin kandaki düzeyini düşürücü etkisi olduğundan, Sigara içenlerin normallere göre 2 kat daha çok C vitamini almaları gerekmektedir. Vitamin C yetersizliğinde skorbüt ortaya çıkar. Vitaminin C günlük alınması gerekli miktar yetişkinler için günde 50-75 mg'dır.

Vitamin D;
Vitamin D uzun etkilidir ve birikir. Vitamin D’nin fazlası kandaki kalsiyumun yüksek konsantrasyonda olmasına neden olur. Kalsiyum böbrek taşı oluşturabilir.

Kandaki yüksek kalsiyum seviyesi ayrıca kan damarlarının sertleşmesine neden olur ki; özellikle bu da kalp ve akciğer arterleri için tehlikelidir ve ölümcül olabilir. Vitamin D toksisitesinin ek belirtileri ise; iştahsızlık, baş ağrısı, zayıflık, halsizlik, aşırı susuzluk, sinirliliktir.

Vitamin E;
Vitamin E ile zehirlenme çok fazla miktarda alınırsa olur; fakat Vitamin A ve D’lerde olduğu gibi kolay olmaz. Belirtileri baş ağrısı, zayıflık, baş dönmesi, halsizlik ve görme bozukluklarıdır.

Vitamini K;
Vitamin K zehirlenmesi sadece Vitamin K için suda çözünen kaynakları tüketen insanlarda meydana gelir. Belirtileri ise kırmızı hücrelerin hemolizi, sarılık ve beyinde hasarlanmadır.

Vitamin (B1) Tiaminin;
Tiaminin (B1)anormal bir şekilde çok alımı sinir sistemini etkiler. Güçsüzlük, baş ağrısı, alınganlık ve uyku bozukluğuna yol açar. Ayrıca taşikardi yapabilir.

Vitamin (B3) Niasin;
Yüksek miktardaki Niasin (B3) sinir sisteminde, kandaki glukoz ve yağda uyuşturucu etkisi yaratabilir. Kusma, dilin şişmesi, bayılma gibi belirtiler meydana gelebilir. İlaveten, karaciğerin fonksiyonunu etkileyebilir ve düşük kan basıncına neden olabilir.

Vitamin B6;
Vitamin B6’nın uzun süreli yüksek dozda alımı, kimi zaman geri dönüşümü olmayan sinir hasarlarına neden olur. Ayaklarda uyuşmayla başlar, sonra ellerde his kaybolabilir ve ağız uyuşabilir.

Daha başka toksik semptomlar ise yürümede zorluk, bitkinlik ve baş ağrısıdır. Alımı azaltıldığı zaman bu semptomlar azalır; fakat her zaman tamamen kaybolmaz.

Folik Asit;
Folat'ın toksisite belirtileri ishal, uyku bozukluğu ve alınganlıktır. B12 vitaminiyle olan yakın ilişkisinden dolayı, folatın yüksek miktarı B12 vitamini eksikliğini kapatır.

BLOG KATEGORİLERİ
Evde Bakım HemşireliğiHemşire Çalışma AlanlarıHastalıklar ve Hemşirelik YaklaşımlarıManşet HaberlerSağlıklı BakımAktualiteMakale & Sağlık HaberleriDoğal BakımGüncel DuyurularSağlık PersonelleriMesleki BilgilerHemşirelik MevzuatıHemşirelik YayınlarıHemşirelik Eğitimi Veren Okullar